Aysumitürkü # Moderatör
Mesaj Sayısı : 136 Yaş : 27 Kayıt tarihi : 05/10/10 Rep Puanı : 6 Rep Gücü : 160
| Konu: Türkü Turan Röportaj Salı Ekim 05, 2010 7:06 pm | |
| Türkü Turan: Daha gencecik bir oyuncu ama yolun başında olduğuna bakmayın. Daha küçücükken, evden kaçıp izlediği ‘Sis’ filminden sonra yönetmen olmaya karar vermiş. Bu kararıyla müsemma DVD koleksiyonu var ve film izlemeyi çok seviyor. Bir Michel Gondry hayranı ve hayali onun bir filminde oynamak. Sermet Yeşil: 1999’da tanıştığı beyazperdede yalnızca üç filmde oynamış ama, kendini oyunlarına adamış bir tiyatrocu. Her ikisi de Reha Erdem’in Cuma günü gösterime giren son filmi ‘Kosmos’un birbirlerine ‘kuş’ gibi âşık kahramanları. Sermet Yeşil Kosmos ve Türkü Turan ise Neptün olarak filmde rol kesiyor.
Sermet Yeşil’in değil de, ‘Kosmos’ sizin ilk sinema projeniz ve Reha Erdem’le başladınız, bu sizin için şans mı oldu? Türkü Turan: Aslında insanların yıllarca uğraşıp geldikleri bir durumla ben en başta karşılaştım. Ama onun da ayrı zorlukları var. Beklentileri karşılamak için ve memnuniyet yaratmak için daha çok çalışmam lazımdı çünkü.
Ama siz daha önce çalıştınız Reha Erdem’le... Yeşil: Evet, ‘Kaç Para Kaç’ta çalıştık birlikte. Reha abiyle tanıştığımda üniversite son sınıftaydım, belime kadar saçlarım vardı. Bir gün ‘Kaç Para Kaç’ için seçmelere gittim. Görüşmeden sonra Reha abi bana “Tamam, olur” dedi, şirketten çıktık, yan binanın alt katına girdik, ben oranın berber olduğunu girince anladım, “N’oluyoruz” dedim, “Saçını keseceğiz” dedi.
Reha Erdem faka bastırmış sizi ama oyuncu olacaksınız, o saçlar mutlaka kesilecekti bir gün... Sermet Yeşil: Evet aslında ama çok seviyordum saçlarımı, upuzun ve dalgalıydı, hatta yürürken Türkan Şoray’a benziyordu. (gülüyor)
Kosmos için nasıl biraraya geldiniz? Yeşil: Ben her İstanbul’a gelişimde Reha abiye uğrardım zaten, yine öyle uğradığım bir gün, “Bir proje var” dedi. Daha sonra arayıp görüşmeye davet etti. Oturduk, “Böyle böyle bir film var, senin de çok yakışacağını düşünüyorum” dedi. “Kaç Para Kaç’ta Taner Birsel’in oynadığı rolden daha iyi bir rol” deyip kandırmaya çalıştı beni (gülüyor). Tamam deyip rolü sordum. “Ya Kosmos işte, bir adam, bir meczup, biraz zor cümleleri filan ama... Sen şunu bir oku” deyip senaryoyu elime tutuşturdu. O arada da gözüme, saçıma, kaşıma filan bakıyor. “Tamam” dedi “Kosmos’u bulduğumuza göre, başlayabiliriz.” Ben de kabul ettim, hem zaman olarak uygundu bana hem de artık büyümüştüm ve Reha Erdem’in geri çevrilemeyecek bir yönetmen olduğunu biliyordum çünkü. Senaryo geldi önüme, bir kere okudum. Hadi yalan söylemeyeyim, bir kere daha okudum, (gülüyor) çünkü anlamamıştım. Daha sonra eşime okutturdum senaryoyu, biraz üstüne konuşalım derken o arada zaten set günü geldi.
Apar topar gittiniz Kars’a yani... Yeşil: Aynen. Bir gittim, Kars karlar altında. Uçaktan inip Reha abinin yanına gittim. Onlar o arada seti kurmuşlar bile. Reha abi bir ağaç gösterdi bana, “Bu ağaca trmanacaksın” dedi. “Ne, nasıl?” derken vinç geldi. Bir mekanizma kurulmuş, omuzdan geçmeli çapraz askılı bir şey giydirdiler bana, bir araca bağlı, araç geri geri gidince beni kaldırıyor. Birkaç tekrar aldık, sonra tabii bir süre yürüyemedim. İkinci gün, yürüyemiyorum ama koşmam gerekiyor. Sonra zaten ben her gün koştum. Uçaktan inip sete gelip “Ee bugün nerede koşuyorum” diyordum. (gülüyor)
Filmi izlerken hep “Ben düz yolda bile yürüyemezken, nasıl da koşuyorlar” diye düşündüm ben de... Yeşil: Aslında onlar koşabildiklerimi almışlar. (gülüyor) Bir de o kadar ilginç bir havası var ki Kars’ın, soğuk değil, üşümüyorsunuz ama düştüğümde ve tek açıkta kalan yerim olan ellerim kara değdiği anda donuyordu. Islak olduğu zaman affetmiyor yani, öyle ilginç bir soğuğu var oranın. İlginçti ama çok da keyifliydi. Turan: Ben pek düşmedim ama benim de çizmelerimle ilgili problemlerim vardı, sürekli içine kar doluyordu. Durup onları çıkarıp, boşaltıp devam etmem gerekiyordu.
Peki bu düşme kalkmalarda sakatlıklar olmadı mı? Yeşil: Çok büyük bir şey olmadı ama dereden çocuğu çıkarma sahnesini çekerken sağ bacağımda bir sıcaklık duydum, iki hafta sonra fark ettik ki kas yırtılmış. O gün setten sonra hafif ağrı vardı bacağımda ama otele gidip dinlendim, geçti ağrısı. Çok hafif bir ağrı kaldı üstüne basarken. Hatta filmde bazı sahnelerde bellidir, koşarken sağ bacağımı peşimden sürüklüyor gibiyim, bacak arkadan geliyor çünkü gerçekten kalkmıyordu. Ben de hep yorgunluğa veriyordum, bir gün bir sahnede, dar bir yerden atlayıp koşmam gerekti. Ben yine koşuyorum bu arada, her zamanki gibi. (gülüyor) Atladım, o anda yine bir acı hissettim bacağımda, koşmaya da devam ediyorum ama acıyor artık bacağım. Birkaç saat sonra elimi bacağıma bir attım, patates büyüklüğünde bir şişlik vardı.
Filmdeki kahvehane sahnelerinde, Karslı amcalar da vardı, nasıl karşıladılar sizi orada? Yeşil: Çok temiz insanlar, çok misafirperverler. Çok sevdik oranın insanlarını. Tabii onlar da anlayamadılar filmi. Gelip bana “Burada uzaylı filmi mi çekiliyor?”, “Sen uzaylı mısın?” filan diye soranlar bile oldu. Bir keresinde çok komik bir şey yaşadım. Çekimdeyiz, yine kuş çığlığı atıp koşacağım. Ben çığlık attım, orada sokaktan geçen birinden çığlığa cevap geldi. Artık onlar da alışmışlardı yani... Bir gün de, sete gelen bir teyze “Oğlum film mi çekiyorsunuz?” dedi, evet dedim. “Meşhurlardan kim var?” dedi. Türkü’yü söyledim, belki dizilerden tanırlar diye. “Sen ne yapıyorsun peki?” dedi, başrol oynadığımı söyleyince de “Olsun, olsun sen de meşhur olursun” dedi bana. Turan: Bir de, filmle ilgili Kars’ın yerel gazetelerinde uzaylı filmi çekildiğine dair haberler çıkmıştı, ona çok gülmüştük. Onun dışında ben sette vakit buldukça fotoğraf çekiyordum. Oradaki insanlar, makinayı gördükleri anda hemen poz veriyorlardı, çok hoşuma gitti benim.
Gitmiş miydiniz daha önce o taraflara? Yeşil: Erzurum’a, Diyarbakır’a gitmiştim ama Kars’a gidememiştim. Çekimler süresince de gezmeye çok fırsatım olmadı gerçi ama, çok beğendim. Ani Harabeleri’ni falan görme fırsatım oldu ama Sarıkamış’a gidemedim mesela. Tekrar gidip görmek istiyorum. Turan: Ben de gitmemiştim. Ne kadar güzel ve değişik yerler varmış ve biz kaçırıyormuşuz diye düşündüm. Vaktim olduğunda tekrar gitmeyi düşünüyorum mutlaka ben de.
Zorlandığınız noktalar oldu mu Kars’taki çekimler sırasında? Yeşil: Ben hemen her hafta Eskişehir’e gidip geldim. Kars’tan sabah 10 uçağıyla Ankara’ya, oradan hızlı trenle Eskişehir, prova, peşine oyun, gece tekrar Ankara’ya dönüp uçakla Kars’a geliyordum. Oldukça yorucuydu ama Allahtan Kars’ta öyle bir imkan vardı yani, olmayabilirdi de. Sette de bazı zorluklar oldu, çekimler sürerken artık Nisan oldu ve şehirde kar yavaş yavaş kalkmaya başladı. Her gün biraz daha azalıyordu ve devamlılık için kara ihtiyacımız vardı. Sabah 10’daki set için saat altıda kamyonlarla dağa çıkılıp kar getiriliyordu. Zor oldu tabii ama Kars yerine başka şehirde olsak da bambaşka sorunlar olacaktı.
Reha Erdem’in ailesi, “İsminden belli zaten bizim anlamayacağımız” türünde bir şey söylemiş film için, sizin aileleriniz izledi mi filmi? Yeşil: Yok izlemediler, festivalde izleyecekler. Bilmiyorlar ne oynadığımı, anlatmaya çalıştım ama anlamadılar tabii. Ne işin var diyorlar ağacın tepesinde, anlatıyorum ama... Turan: Benimkiler de aynı durumda.
Yeni projeler var mı yakın zamanda? Turan: Benim şu an oynadığım bir dizi var zaten, ‘Gönül Ferman Dinlemiyor’. Yeşil: Tolga Karaçevik’le bir sinema projemiz var Haziran gibi. Onun dışında televizyona dair bir çalışmam yok. Denk gelmedi, ama iyi bir şey çıkarsa düşünürüm tabii. Ama gönlümde yatan aslan sinema. Keşke bu ülkede, insanlar bu sektörden geçimlerini sağlayabilseler...
İkisinin hikâyesi Sermet Yeşil: Eskişehir’de doğup büyüdüm. Lisedeyken bir arkadaşım vardı, onunla beraber tiyatroya çok meraklıydık. Anadolu Üniversitesi’nin mezunlarının kurduğu Eskişehir Tiyatora Kumpanyası’nda gönüllü çalışmaya başladık. Daha sonra ben Hacettepe’yi kazandım, üniversite son sınıfta, 1999’da, bir devlet tiyatrosunda çalıştım. Bittikten sonra iki yıl Ankara Sanat Tiyatrosu’nda çalışıp daha sonra İstanbul’a geldim ve burada yarım dönem Sadri Alışık Tiyatrosu’nda çalıştım, sezon kapanınca Eskişehir’e döndüm. Orada Anadolu Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak çalıştım dört yıl. Daha sonra Şehir Tiyatroları’na geçtim. Şimdilik bu şekilde devam ediyor... Türkü Turan: Ben, Çanakkaleliyim ama çocukluğum hep Bodrum’da geçti, aslında Bodrumlu sayılırım. Mimar Sinan Sosyoloji mezunuyum. Oyunculuğa lise yıllarında bir tiyatro atölyesiyle başladım. İki senelik atölye çalışmasından sonra araya üniversite girdi. Oyuncu olmak istediğimi biliyordum ama nasıl yapacağımı bilmiyordum. Bir arkadaşım vardı şimdiki ajansıma kayıtlı, onun vasıtasıyla ajansa kaydoldum. Daha sonra S’nek TV’de bir program sundum, Dream TV’de ‘Soundwave’i sundum bir süre. Daha sonra ‘Annem’ dizisinde oynadım. Sonra da işin ucu kaçtı zaten. (gülüyor)
Alıntıdır!!! | |
|
Sezin Admin
Mesaj Sayısı : 1211 Yaş : 25 Kayıt tarihi : 29/01/10 Rep Puanı : 6 Rep Gücü : 1319
| Konu: Geri: Türkü Turan Röportaj Perş. Ekim 07, 2010 2:39 pm | |
| | |
|
Aysumitürkü # Moderatör
Mesaj Sayısı : 136 Yaş : 27 Kayıt tarihi : 05/10/10 Rep Puanı : 6 Rep Gücü : 160
| Konu: Geri: Türkü Turan Röportaj Perş. Ekim 07, 2010 3:24 pm | |
| | |
|
eLif~. Süper Mod.
Mesaj Sayısı : 160 Yaş : 27 Kayıt tarihi : 11/05/10 Rep Puanı : 6 Rep Gücü : 160
| Konu: Geri: Türkü Turan Röportaj Perş. Ekim 07, 2010 4:01 pm | |
| | |
|
#CyrstaL. Co Admin
Mesaj Sayısı : 57 Yaş : 30 Kayıt tarihi : 07/10/10 Rep Puanı : 2 Rep Gücü : 58
| Konu: Geri: Türkü Turan Röportaj Perş. Ekim 07, 2010 6:30 pm | |
| | |
|
*..swééTwicH ~ Admin
Mesaj Sayısı : 1980 Yaş : 28 Kayıt tarihi : 19/01/10 Rep Puanı : 8 Rep Gücü : 2666
| Konu: Geri: Türkü Turan Röportaj Perş. Ekim 07, 2010 6:42 pm | |
| - #CyrstaL. demiş ki:
- teşekkürleeer
| |
|
Aysumitürkü # Moderatör
Mesaj Sayısı : 136 Yaş : 27 Kayıt tarihi : 05/10/10 Rep Puanı : 6 Rep Gücü : 160
| Konu: Geri: Türkü Turan Röportaj Cuma Ekim 08, 2010 12:24 pm | |
| | |
|